Page 8 - ÇAKIL TAŞLARI
P. 8

9
                                                        ÇAKIL TAŞLARI


               Ne demekmiş; gizli servis adamı?.. İster istemez bu lâfa
             kızdı Mehmet; hatta biraz da içerledi!.. Evet, arkadaş uğruna
             uğraşıp didinmeye, “tabiri caizse” nâdân eli öpmeye “eyval-
             lah!” da; bu “gizli servis” yakıştırmasını sevmemişti Mehmet:

               —    Lâf mı bu birader, söylenecek lâf mı şimdi?

               —    Takdir için söylemiştim dostum. Nasıl yaptınsa; olma-
             yacak bir işi başardın, zoru yendin; o yüzden lâtife olsun diye
             söylemiştim. Seni bilmez miyiz; vallahi bir kastım yok!
               “Şaka bile olsa” bir öğrenci için nahoş bir ithamdı bu!..

             Mehmet, kalın dudaklarını ısırdı sıkıntıdan. Patlama nokta-
             sına geldiğini belli etti açıkça, ancak yine de “yaptığı iyiliğe”
             gölge düşürmedi, büyük sabırla durumu açıkladı:

               —    Hani ben arada bizim mahallenin çocuklarına mate-
             matik dersi veriyorum ya!
               İkisi birden cevapladı onu:

               —    Beleşine, bedava!

               —    Evet! İşte onun meyvesini topladık bugün… Öğrenci-
             lerimden biri sizi içeri atan baş komiserin oğlu çıktı. Epeydir
             tanışırım adamla; birbirimizi gördükçe selamlaşır, çocuğu-
             nun derslerini konuşuruz ayak üstü… Aslına bakarsanız, üç
             kuruşluk getirisi olmayan bir eylem için post deldirilmez!
             Dün, yaptığınız gayet lüzumsuz ve içeriksiz gösteri sonrası
             siz nezarete atılınca doğru ona gittim, “Bizim bu iki haylazın
             örgütçülükle alakası yok komiserim, onlar nümayişçi falan
             değillerdir, olay yerinde tesadüfen bulunmuşlardır!” dedim,
             bana inandı adam, sizi bıraktı.

               Konuşkan bir tipe benziyordu, hemen söze girdi Soner:
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13