Page 9 - KUŞ KÖPRÜ
P. 9

10
             KUŞ KÖPRÜ


             düşünüyordu. Annesinin yıllar önce okuduğu ve etkisinde
             kaldığı Küçük Ağa isimli romanı kendisi de okumak istiyordu.
             Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatan roman, acaba bu kırtasiyede
             var mıydı? Kitap seçiminden sonra istenilen saatte sinema-
             ya yetişebilecekler miydi? Kafası bu sorulara cevap ararken
             nihayet akasya ağacının tam önünde kocaman harflerle yazılı
             “Köşebaşı Kırtasiye”yi gördü ve usulca içeriye girdi.
               Kırtasiye tahmin ettiğinden de büyük ve içi kitaplarla
             doluydu. Çok sayıda müşteriye hizmet veriyordu. Zeynep’in
             gözleri köşe bucak Fatma’yı aradı. Tam o sıra yaklaşık 1.80
             boyunda, kumral ve oldukça yakışıklı bir genç kendisine doğru
             yaklaşarak: “Buyurun efendim! Ne istemiştiniz?” diye sordu.
             Zeynep o çevrede belki de böylesine yakışıklı bir gençle ilk kez
             karşılaşıyordu. Şaşkınlığını gizlemeye çalıştıysa da beceremedi.
             Çünkü bu genç, Zeynep’in birkaç ay önce sinemada izlediği
             ve oldukça etkisinde kaldığı bir filmin başrol oyuncusu olan
             Robert Redford’a çok benziyordu. Yemyeşil gözleriyle Zeynep’e
             bakan Ali, ona ne istediğini tekrar sordu. Zeynep, Ali’ye bir
             türlü odaklanamıyordu. Ne diyeceğini şaşırmış bir vaziyette
             sağa sola bakınıp durdu. Ali ise bu güne kadar çevresinde
             bu kadar güzel ve alımlı bir kız görmemişti. Çaktırmamaya
             çalışsa da gözleri iki de bir ona kayıyordu. Kendi kendine:
             “Ben ne yapıyorum böyle!” diyerek serzenişte bulunduktan
             sonra Zeynep’e tekrar sordu:

               — Ne istemiştiniz?
               Zeynep ise kalabalık arasında Fatma’ya bakındığı için o
             an aklına bir şey gelmedi ve Ali’nin sorusuna karşı heyecanlı
             bir tavırla:
               — Eee! Bir romana bir de arkadaşa bakıyordum, diye
             cevap verdi.
               — Pardon! Romanı anladım da arkadaşı pek anlamadım.
             Nasıl yani?
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13